1 Mart 2020 Pazar

suskunlar / ihsan oktay anar


• kalın musa'nın biraderi muhayyer hüseyin efendi bu lâkabını, cemaat içinde kazâen yellenmesi sonucu almıştı. bu kazadan sonra hem hayrete düşmesi hem de yellenirken çıkan sesin "muhayyer" perdesinde olduğunun musiki üstatlarınca tespiti, ona böyle bir lâkabın takılmasına vesile olmuştu. fakat kendisine vurulan bu damga ustalardan feyz, hayattan da kâm almaya davet eden bir çığırtkan beklerdi. 

• davut, "yoksa çargâh makamı mıydı?" diye sordu. "hazreti peygamber kur'an'ı bu makamla okumuş derler. o yüzden çargâh bir oyun havası çalan ya da bu makamda dünyevi bir beste bağlayan kişi çarpılırmış güya! bağdasar yine araya girerek, "ama en mükemmel musikinin sırrının da bu sokakta olduğunu söylüyorlar," dedi. kirkor sinirlenerek, "halt etmişler!" dedi. "en mükemmel musiki sağ esen olmak ve basur illetinin pençesinde kıvranmamaktır. 

• … bir paşaya yollanacak her şefaatname için, derkenar akçesi adı altında kâtiplere para koklatm 

• … alevden gömlek giyip âşıklar ordusunun mecnun, meftun ve meclûp neferlerinden biri olan davut artık, kalbindeki firavuna, yanı nevâ'ya tapıyordu. 

• keşmekeşte, kelepire konmak için ruhunu şeytana satmaya hazır bezirgânlarla, onlara külah giydirmek için yanan madrabazlar, sözgelimi birkaç gemi çoğu çarşıda olduğu gibi burada da, önüne bir perde örttükleri boy aynalarının başında bekleyen âyinedârlar vardı. bu şahıslar bir akçelik ücret karşılığı perdeyi açar, müşteri de ayna karşısında üstünü başını bir düzeltir, serpuşunu afili bir şekilde hafif yana yatırır, bıyıklarını burardı. bu işte, özlerine âşık oldukları için dakikalarca kendilerini seyreden müşterilere indirim yapmak esastı 

• dügâh "labunya! mebun! dübürzade! iskerlet! sabuncu! hamam oğlanı!" diye hakaretler yağdırmaktaydılar 

• ama bu dünyadaki en lezzetli yemek, yağlı kuzu etinden yapılmış büryan kebabıdır! hele yanında kokulu acem pirincinden nefis bir tereyağlı pilav olursa insan yemeye doyamaz! pilavın üzerine elbette etin yağından da bir iki kaşık gezdireceksin! daha ilk lokmayı tadarken et ağzında dağılıverir! yüzüne kan, bedenine can gelir! bu leziz yemeği bitirip doyduğunda ise, 'ah! keşke iki midem olsaydı da bir sahan daha yeseydim!' diye hayıflanırsın. çünkü lokman hekim'in ye dedikleri arasındadır bu yemek. gerçi ben hayatımda hiç büryan kebabı yemedim. fakat az önce kalbime doğdu! sözlerime inanmıyorsan gel de şu iştahlı adama bir bak!"

• şu ayaltı aleminde, ölmüş, yaşayan ve henüz doğmamış ne kadar insan varsa, göklerde o kadar yıldız ve belki bir o kadar da kader vardı.

• … ülker'i kovalayan ve yedi yıldızdan ibaret cebbar batarken, ölçü ve dengeyi temsil eden terazi takımyıldızı artık doğmuştu. hayalperestliğin timsali seretan'a hakan eflatun, büyükayı, ejderha ve küçükayı'dan sonra kutup yıldızı'nı gördü. gökyüzü bu yıldızın etrafında dönüyordu ve giderek, sanki daha da hızlı dönmeye başladı 

• …kalabalık az sonra galata mevlevihanesi'nin avlusunu tıklım tıklım doldurmuştu. cenaze buradaki bir hazîrede, "suskunlar" diye anılan küçük kabristanda toprağa verilecekti 

• …mübarek neyzenin dergâhta en sevdiği kışı ise, kalın musa'nın torunu, veysel bey'in mahdumu ve davut'un ikiz kardeşi, sağır ve dilsiz eflatundu.

• … gerçekten de iki gerdaniye, iki ayrı neva ve iki farklı muhayyer ile tınladı. 

• #tennureleri-lahitlerini-revnaklar-gûmgûme-nevbeti-ibrişim-mebûn-mastori-demkeş- ilk kadehler nüş edildiğinde sohbetler koyulaştı-şivekar köçek.