bizler yanlış anlamayı ararız.
anlaşmayı başardığımızda, birini gerçekten anladığımızda,
aşk da sona erer.
her türlü iyi şeyi o kişiye atfederiz ve sonra ona aşık
oluruz.
ancak elbette elde ettiğimiz eksik bir gerçek oluyor...
...çünkü gerçeği bilmek istemiyoruz.
gerçeği bilmek karşıdakini anlamak ve aşkın bitmesi
demektir.
yani bir bakıma, aşk yanlış anlamanın sonucudur.
birini anlamadığımızda ona aşık oluruz.
kişinin gerçeğinin farkına vardığımızda, onun düşündüğümüz
kişi olmadığını söyleriz.
yani aşk, ilüzyondan başka bir şey değildir. şükür ki böyle
bir yeteneğimiz var.
başka türlü olsaydı, tek bir özgün tip olurdu ve herkes ona
aşık olurdu.
uzun yıllar boyunca bir şeylerin pek çok kopyasını gördükten
sonra...
...özgün olan biri, bizi olduğumuz yerde durdurur.
nefesimizi keser.
bizler özgün olanın karşısında durup onu anlayabilecek
uzmanlar değiliz.
bu yüzden, kopyalar olmasaydı, özgün olanları anlayamazdık.
aşık olduğumuzda, her şeyi özgün olarak görürüz.
bizler kendi gözümüzü boyarız. değerini abartır...
...kendimize alamayacağımız kadar çok sıfır ekleriz sonuna.
ve böylece bedelini ödeyemeyiz...
...etiketteki sıfırları teker teker sileriz. değerini
indiririz.
işte böylece gerçeğe ulaşırız.
burada benim de gönülden inandığım nokta şudur ki...
...çoğumuz için özgün olan ulaşılmazdır.
bu yüzden bir kopyaya değer vermeli ve takdir etmeliyiz.
önemli olan budur.