7 Şubat 2015 Cumartesi

bulmak / adil erdem beyazıt


bir an kayboldun gibi! yaşadım kıyameti
yoruldun ama buldun ey kalbim emaneti

yeniden su yürüdü dalıma yaprağıma
bir bakışın can verdi kurumuş toprağıma

çiçeğe durdu kalbim içtim parmaklarından
göz çeşmem suya erdi sevda kaynaklarından

bir aydınlık denizin sonsuz derinliğinde
yüzüyorum gözünün yeşil serinliğinde

bir ışık bir kelebek biraz çiçek biraz kuş
yeni bir ülke yüzün ellerimde kaybolmuş 

soluğum bir kuş gibi uçuyor ellerine
kapılıp gidiyorum saçının sellerine

gözlerinden göğüme sayısız yıldız akar 
bir gülüşün içimde binlerce lamba yakar 

bir kurtuluştur o an çağrılsa senin adın 
sesin ne kadar sıcak sesin ne kadar yakın 

tabiat bir bembeyaz gelinlik giymiş gibi
yüzüme kar yağıyor sanki elinmiş gibi

sensiz geçen zamanı belli yaşamamışım
sensizlik bir kuyuymuş onu aşamamışım

bir yol buldum öteye geçerek gözlerinden
işte yeni bir dünya peygamber sözlerinden

ölüm bize ne uzak bize ne yakın ölüm
ölümsüzlüğü tattık bize ne yapsın ölüm