29 Haziran 2014 Pazar

sana büyük bir sır söyleyeceğim / luis aragon









sana büyük bir sır söyleyeceğim
zaman sensin
zaman kadındır ister ki hep okşansın
diz çökülsün hep
dökülmesi gereken bir giysi gibi ayaklarına.
bir taranmış
bir upuzun saç gibi zaman
soluğun buğulandırıp sildiğin ayna gibi.
zaman sensin, uyuyan sen
şafakta ben uykusuz seni beklerken
sensin gırtlağıma dalan, bir bıçak gibi...
ah bu söyleyemediğim işkencesi hiç geçmeyen zamanın
bu mavi çanaklarda kan gibi
durdurulmuş zamanın işkencesi
ah bu daha beter işkence hiç mi hiç giderilmemiş istekten
bu göz susuzluğundan sen yürürken odada
bense bilirim büyüyü bozmamak gerektiğini
daha beter seni kaçak
seni yabancı bilmekten
aklın ayrı bir yerde gönlün ayrı bir yüzyılda kalmaktan
tanrım ne ağırdır sözcükler
asıl demek istediğim bu.

hazzın ötesinde sevgim
hiç bir zararın erişemeyeceği  yerde bugün
sevgim
sen ki benim saat-şakağımda vurursun
boğulurum soluk alıp vermesen
tenimde bir duraksar ve yerleşir adımın.

sana büyük bir sır söyleyeceğim
korkuyorum senden
korkuyorum yanın sıra gidenden pencerelere doğru akşam üzeri
el kol oynatışından söylenmeyen sözlerden
korkuyorum hızlı ve yavaş zamandan
korkuyorum senden.

sana büyük bir sır söyleyeceğim
kapat kapıları
ölmek daha kolaydır sevmekten
bundandır işte benim yaşamaya katlanmam
sevgilim.
  

gülümse / kemal burkay











hadi gülümse bulutlar gitsin
işçiler iyi çalışsın, gülümse
yoksa ben nasıl yenilenirim
belki şehre bir film gelir
bir güzel orman olur yazılarda
iklim değişir, akdeniz olur, gülümse.

sazlarım vardı, ırmaklarım vardı çok
çakıltaşlarım vardı benim
ama sen başkasın anlıyor musun
tut ki karnım acıktı, anneme küstüm
tüm şehir bana küskün
bir kedim bile yok anlıyor musun
iklim değişir, akdeniz olur, gülümse.