4 Ağustos 2013 Pazar

ivan'ın çocukluğu / andrey tarkovski


"ilkelerine bir kez olsun ihanet eden insan, hayat ile olan saf ilişkisini yitirir. bir insanın kendine karşı hile yapması, onun, filminden, hayatından, her şeyinden vazgeçmesi demektir."

gezgin / sadık yalsızuçanlar

bir gün guadalguivir kıyısına gitti gezgin. kendisini birkaç güngür tuhaf hissediyordu.yaşamı boyunca, gördüğü, tanıdığı, dinleyip konuştuğu herkesi kendinden üstün görürdü.yolculuğunun ilk günlerinden itibaren nefsiyle başı dertteydi. allah'ıng üzel çehreli elçisi gibi 'onu temize çıkarmam, çünkü nefis her türden kötülüğe yöneltir' düşüncesiyle başlamıştı ve adım adım, onun bağlarından kurtulma yönünde ilerlemişti. başkalarını kendinden üstün görme düşüncesi. bu yolculuğun ilerleyen bir yerinde artık tutum edindiği bir şeydi. guadalguivir sahilinde dolaşırken ve ırmağın yüzeindeki yakamozlara bakarak, varlığın tanrısal adların belirmesinden ibaret olduğunu tefekkür ederken ansızın bir ışık gördü. nehrin zamanın nesnelerinin üzerinden bir rüzgar gibi esişine benzer biçimde sessizceakışı sırasında, her an bir tazelenme ve yenilenme yaşadığını düşününce görünmüştü ışık. ona baktı ve bir çehrenin içinde büyüyerek yükseldğini fark etti. 'ona iyi bak''diyordu'' o kabarcıklar ve yakamozlar,o küçük dalgalanışlar ırmağın kendisidir ama onları,bakan çoğu göz başka bir varlıkmış gibi algılar.oysa rüzgar eser, su akar ve kabarır.yakamozlar yanıp yanıp söner. onlar nehre vuran güneşin kaynağından gelen bir ışıkla görünüp görünüp yitiyorlar. yaşamın bir mecazı olarak nehrin bu hallerini, dünya hayatının tecellilerine benzete bilirsin.varlıklar gelir,ilahi isimlere ayna olur, görünür ve yiterler.yaşam bir şimşeğin çakışı gibidir, olur ve biter.geçiçiliğin gerisindebir ilahi ismin güneş gibi şavkı vardır.o halde ona bakmalısın, o ışığa çevirmelisin bakışlarını.''

kıyı boyunca yürüdü. az ileride sudan şişmiş, yaşlı ve iri gövdeli salkım söğütler vardı.demir parmaklıktan atlayarak kıyıya salkım söğütlerin yanına indi.çakıl taşlarında yürüdü bir zaman. şarap tesdisini başına diken va yanındaki kadınla taşkınlık yapan bir zenci gördü. durdu ve bir zaman seyretti hallerini.siyahi adam destiyi her dikişinde gezginin içinden şöyle bir düşünce geçti:''şayet yer yüzünde tüm insanlar benden üstünse ,bende her halde bu senciden üstünüm . ben hiçbir zaman allah'ın yasakladığı bir şeyi içmedim ve düşük bir kadınla birlikte olmadım''. bir bağırtı koptu bunlar geçeren zihninden. nehirde ilerlemekte olan büyükçe bir sandal su alıyordu ve batmak üzereydi saldaldakiler çığlık çığlığa,'' imdaat,kurtarınbizi,imdaaat!''diye bağrıyorlardı. şarap içip eğlenmekte olan zenci birden suya atladı ve sandalda bulunan beş kişiden dördünü kurtardıorada şaşkın bir halde beklemekte ve olup biteni izlemekte olan gezgin'e,''madem benden üstünsün,kalan bir kişiyide sen kurtar.